18 Aralık 2007 Salı

GARFİELD GERİ DÖNÜYOR (Garfield Gets Real )

Eylül Ilgın sinemada çizgi film var mı yok mu diye takip etmeyi öğrendi, ya gazetelerin sayfalarına bakıyor yada sinemaların önünden geçerken afişlere bakıyor.Bunlara tv reklamlarını da ekleyince haliyle gözünden hiçbirşey kaçmıyor.
Garfield cd'sinin seyredilmekten çizildiği bir dönemde bu filme gittik.Kuzuma önce fargmanı seyrettirdim ve bunun diğer filme benzemediğini anlattım.Olsun dedi ve sinemada sadece 2 kişi olduğumuz halde animasyonu seyrettik.



Bende kızımla beraber animasyon ve çizgi film seyretmeye çok alıştım ama bu sefer sıkıldım.Garfield çizgi roman kahramanıdır ve sürekli çizgi dünyada yaşamaktan sıkılmıştır.Günün birinde gerçek dünyaya çıkış yolunu bulur ama dönüş yolunu bulması bu kadar kolay olmayacaktır.İlk 2 filmindeki esprilerden,güzellikten eser yok filmde.İzlemeyenler için söyleyelim önceki filmlerde sadece garfield karakteri animasyondu ve ince mizah diyalogları mevcuttu.Bu ise çok sıradan bir çizgi film olmuş,Eylül Ilgın bile beğenmedi.Sinema çıkışında "Bu filmin cdsini almayalım,onun yerine sen bana mısır al tamam mı?" demesinden belliydi çok sıkıldığı.Neyse evde bir animasyon cdsi eksik olacak:)

5 Aralık 2007 Çarşamba

BÜTÜN GÜN ESNEYEN PRENSES

Herkesin bildiği masalları anlatmaktan yada bilindik hikaye kitaplarını okumaktan sıkıntı geldiği bir dönemde yaptığım araştırmalarda biz büyükleri kıskandıracak kadar hoş çocuk kitaplarına rastladım.Bu kare ölçülerine sahip kitapta onlardan biri.
Bu kitaba takip ettiğim bir blog aracılığıyla ulaştığımı daha önce yazmıştım.
İnanılmaz güzel bir kitap.
Elena Odriozola tarafından resimlenen kitap 2006 yılında İspanya 2.Ulusal Resimleme Ödülü almış ve bence haketmiş.

Kızımla resimlerine bakarken o kadar çok eğleniyoruz ki.
4-9 yaş grubu için hazırlanmış kitabın konusu adından da anlaşıldığı gibi esnemesi geçmeyen bir perensesle ilgili.

Prensesin babası aklına gelen tüm çareleri uyguluyor ama prensesin esnemesini bir türlü durduramıyordu.Esneme bulaşıcı olduğundan kral, kraliçe, bakanlar... Hatta bahçıvanın kedisi ile köpeği bile esniyordu.

Bir gün sarayı bahçesinde kendisine yaklaşan ve yanlışlıkla havuza düşen çocuk olmasa belki de hiç durmayacaktı esnemesi.


Şiirsel bir anlatımla dilin tüm olanaklarından yararlanarak anlatılan bu dostluk öyküsünü yazan Carmen Gıl'in , dilimize çeviren Esin Güngör'ün ellerine emeklerine sağlık diyorum.

Ne kadar okursanız okuyun içindeki konuyu eskitemeyeceğiniz bir kitap olmuş.

KUAFÖRDEYİZ:(

Eylül Ilgın doğduğunda çok saçlı bir bebekti.Dökülür söylentilerine kulak asmayan kızım saçlarını var gücüyle uzattı.İlk iki sene biz kıyamadık kestirmeye,sonrasında da o:)3 sene sonunda gerçekten çok uzadılar ama ne zaman kuzuma kestirmeyi teklif etsem kesin bir "hayır" cevabıyla karşılaştım.Ne zaman saçlarının uçları dolaşarak canını acıtmaya başladı,kendisi gelip " anne azcık kestirsek mi" diye sormaya başladı.Saçları kesilirken canının acımayacağına kanaat getirince tuttuk kuaförün yolunu.
Önce meraklı gözlerle baktı aynalara ve saçını ıslatan abilere.
Ne olduğunu anlamaya çalıştı ama pek başarılı olamadı.
Birazda oyun gibi geldi galiba.


Bir ara gerçekten canı sıkıldı ve kalkmak isteyince " fotoğraf çek bari"diye avutuldu.

Saçlarından çok huylanan kızımın bu kadar bile sabretmesi olağanüstü bir durumdu ama son dakikada saçlarını benden başka kimseye kurutturmayarak yine yapacağını yaptı.

Eh bunlarda artık mazi olan kıvırcık uçlarımızın çöpe gitmeden önceki son görüntüleri.

Ben kesin ağlarım diyordum ama gık çıkmadı bendende.Sanırım bunda saçların sadece uçlarından kestirmemizin etkisi büyüktü.Yoksa nasıl kıyardım o güzelim saçlara:)