30 Nisan 2008 Çarşamba

SİGORTALATTIRSAK MI,SİGORTALATTIRMASAK MI?


Dün akşam haberlerde gösterdi , insanlar çocukları 5 sene önce emekli olabilsin diye saatlerce sırada beklemeyi göze almışlar. Ne yalan söyleyeyim bir ara benimde aklıma gelmedi değil ama sonra içim elvermedi.Sigorta primleriyle yapılacak birikimden daha fazlasını yapabileceğimi kendime anlatmam yararlı oldu sanırım.Sonra birden aklıma bu resimler geldi.Eğer Eylül Ilgın'ı oto yıkamada çalışıyor gösterseydik pek yalanda söylemiş sayılmazdık herhalde. 2-3 hafta önce çekilen bu resimlerde kanıtlıyor ne demek istediğimi sanırım.


Ortak yaptığımız herşeyden büyük zevk aldığımız için yardım etmesini biz istedik,oda sağolsun kırmadı:)



Yaptığı herşeyde ne kadar özenli davrandığını bize bir kere daha göstermiş oldu.


Yorulup,üstüde yeterince ıslanınca işini bitirmenin verdiği zevkle eve gitmeyi uygun gördü.

19 Nisan 2008 Cumartesi

KARTLAR VE ANNELİK

Meraklı minik dergisini severek okuruz.Yanında verilen kağıtlarla çeşitli oyunlar oynar,sonra kağıt kutumuzda biriktiririz.Baktım oldukça fazla birikmişler,hazırda karışmışlar, gruplama alıştırması yapalım dedik.Nasıl mı yaptık?Aşağıdaki sırayı takip edin lütfen.
(Gülmeyin ciddi ciddi anlatıcam çünkü)

Önce kağıtlar kutusundan çıkartılır ve Eylül Ilgın tarafından bir güzel karıştırılır.


Anne tarafından her gruba ait öncüler uygun bir yere yerleştirilir.



Arada "Bunun adı neydi,çıkaramıyorum" tarzındaki sorulara cevap verilir.

Dizilen şeylerin adları söylenir,bazen isimler karışabilir önemli değildir.Arada ıspanağı yapraklara mı sebzelere mi koysam diye düşünen Eylül Ilgın'ın morali bozulmaz .

Dizdikçe dizilen kartlardan sıkılmayı önlemek için her 10 kartta bir Eylül Ilgın alkışlanır.


Hazır bu kadar kartı bir arada bulmuşken ufak bir sayma alıştırmasıda yapılır.Tüm bu sahneler anne tarafından sehpa tepelerine çıkılarak özenle kaydedilir:)


17 Nisan 2008 Perşembe

BİSİKLET SEZONU AÇILMIŞTIR




Yürüyüşe çıkacakken birden içime bir vicdan azabı düştü."Evde kalmana gönlüm razı değil, gelmek istemisin benimle?"dedim benim kuzuya.Sanki beynimden geçenleri okumuş gibi "Bisikletimide alalım mı?"diye dordu.Aramızda gerekli anlaşma şartlarını yaptıktan sonra(0 ,yoruldum deyip bisikletini bana taşırttırmayacak;bende hava bozmazsa dönüşte ona bir süpriz yapacağım)iniverdik hemen yamacımızdaki sahile.




Denizle yanyana giderek bisikletini sürdü.




Yorulunca yol kenarlarında dinlendi.



Çıkılacak,tırmanılacak yer görse dayamaz ya hemen merdivenlere saldırdı.Manzarayı seyretti,zorla bana birkaç poz verdi.



Bazı çiçekleri evde bekleyen babaannesine götürmek için kopardı.Bazılarını koparmaya kıyamadı sadece sevdi(özelliklede belediyenin diktiği laleleri)






En büyük meraklarından biri olan havuzları seyretti.



Ne üfleme çiçeğinden nede çubuk krakerinden vazgeçebildi.



Dönüş yolumuzda oldukça eğlenceliydi.Kısa boylu ağaçların altına girip minik kuşları dinledik. Güzel güzel çiçekleri seyrettik.Gazetemizi aldık.Ben gazetenin sayfalarına bakınırken,Eylül Ilgın parkta koşturup durdu.Onun elinde topladığı topladığı çiçekler,benim elimde bisiklet yorgun argın eve geldik.Yorulduk yorulmasına da böyle yorgunluğa can kurban...Kızıma,onunla geçirdiğim her dakikaya can kurban:)

14 Nisan 2008 Pazartesi

YAŞASIN ELMO'NUN DÜNYASI

Gazetelerden kupon biriktirmek tam benim işim.Zaten kesmeye ve saklamaya meraklıyım birde üstüne hediye alıyorum.Neyse efendim son zamanlarda okul öncesi eğitim materyalleri vermeye başlayan gazetelerden bizim işimize en çok yarayanı Hürriyet gönderdi.Susam sokağını seyretmeye bayılırdım sabahcı olanlar kaçırmasın diye yayınlanan öğleden sonra saatlerine yetişirdim.Ben ilkokul döneminde seyrettim ama kızımın 3,5 yaşına yetiştiği için mutluyum.15 cd'lik sete nerdeyse yok pahasına sahip olduk ,iyikide olduk.O kadar faydalı bilgileri,o kadar net bir şekilde öğretiyor ki bu cdler.Kızım zaten ayrıntılara meraklı bir çocuktu,şimdi her ayrıntıyı karşısındakinede aktarmaya çalışıyor.Herşeyi planlayıp aşama aşama anlatıyor.Mesela:

-Bak anne,bu pijamanın önce önünü buluyorum,sonra sağ bacağımı geçiyorum,arkasından sol bacağımı içeri sokuyorum(bu arada bunları uygulamalı gösteriyor),of olmadı ikiside aynı yere girdi,baştan alıyorum.......
böyle sürüp gidiyor tüm günümüz.Aşağıya resimlerini eklediklerim en favorileri.Çoğu zaman oturup beraber izliyoruz.Bay şapsal ve Balık Dora'nın katkılarıyla hem eğleniyor hem de birşeyler öğreniyor Eylül Ilgın.Gerçi bana kalsa susam sokağında "Kurabiye Canavarını" tek geçerim ama cdlerde baş karakter Elmo olduğu için kızım onu daha çok seviyor.Televizyonda ne olduğunu bilmediğim şeyleri izlemesindense içeriği bildiğim şeyleri izlettirmek benimde işime geliyor.Lafın özü gazetelerin okul öncesi eğitim seferberliğini biz çok sevdik.Bide Winnie the Pooh cdlerini veren bir şeyler bulabilsek tam olacak :)





5 Nisan 2008 Cumartesi

FİKRİMİN İNCE GÜLÜ



Güneşi görünce yaz geldi sanan bir aile olarak hemen sokaklara atladık. Kendini alışveriş merkezi sanan birkaç küçük binanın içeriye sığmayan kalabalığından,parkların yağmur sonrası pisliğinden korktuk ve Eylül Ilgın'ın tavsiyesine uyup deniz kenarına gittik.Demiştim;buraların yerlisi esas güzelliklerin farkına varamıyor,güzelim kumsal yağmur sonrası deniz kabuklarından oluşan bir beyaz örtüyle kaplanmış ve dönüp yan bakan bile yok.

Ben ailenin fotoğafçısıyım ya yine beni bırakıp gittiler uzaklara.Tamam alınganlık yaptım o kadar da uzağa gitmediler.

Neredeyse beline kadar suya batıp elindeki ağla balık yakalamaya çalışan amcanın yanına gidip hayretle seyrettiler.

Hani buğulu cam görünce hemen birşeyler karalamaya başlayan tipler vardır ya;ben onlardan biriyim.Eylül Ilgın'da aynı şeyi kum yada toprak görünce yapıyor.Benimkiside sadece kızıma bir torpil olarak yansıyor kumun üzerine.

Gitme vakti geldiğinde "Biraz denizi seyredebilir miyim ?" diye izin istiyor ve kıyıya doğru yol almaya başlıyor.

Bazen korkuyorum kendisi olmak onu yoracak diye...Bu dalıp gitmelerin,deniz hayranlığının,tatlı asiliğinin kendine bir zararı dokunur diye...Bu kısa gidişlerin bana dönüşü olmaz diye...Ona öğrettiklerim bu sert ve hovarda dünyada canını acıtır diye...Birileri gelir benim fikrimin ince gülünü kırar diye...Sonra kovuyorum aklımdaki düşünceleri ve yüzüme vuran rüzgarın her zerresini hissederek kızımı seyre dalıyorum

EYLÜL'ÜN SORULARI

Yataktayız.Sağ kolunu atmış boynumun altına,sanki ben çocuk o anne.Ağzındaki kırmızı emziğini çıkartıp soruyor:
-Biz şimdi uyucaz dimi?
-Evet,uyumak için yattık.Yoksa başka birşey mi yapmak istiyorsun?
-Yok ta bişey sorcam o zaman sana.
-Sor bakalım.
-Biz niye uyuyoruz?
-Tüm gün yoruldun,oynadın, artık vücudunun dinlenmesi lazım.
-Madem dinlenmemiz lazım sabahları niye uyanıyoruz?
-???