28 Eylül 2008 Pazar

KARARLILIK

Bu huy kesinlikle babasından geçmiş olmalı.Kanıt mı?:

1)Küçük teyzemiz Sanem'in gönderdiği siyah ayakkabıları bayramda giymeye karar verdi ve ağustostan beri bekliyor.Bayramlık almaya gideceğimizi öğrenince patlattı asıl bombasını.Siyah ayakkabılarıyla giymek için içinde siyahları,beyazları olan bir elbise istiyormuş küçük hanım.Gezdiğimiz mağazalardaki giysileri ya etek diye istemedi,ya içinde siyah yokmuş diye geri çevirdi yada beğenmedim deyip kestirip attı.Benim gibi ilk gördüğünü beğenen,kimseyi uğraştırmayan,sadece alacağı kıyafeti deneyen bir annenin kızı mağaza mağaza gezip,gördüğü tüm siyah/beyaz/gri kombinasyonlarını denedi ve hepsine bir kulp takmayı becerdi.Aslında nazlanmak gibi görünsede bu yaptığının ne istediğini bilmekle bir alakası olduğunu 10. mağazada anlamak nasip oldu bana.Mağazada istediği tanıma uyan elbiseyi görür görmez "İşte ben bunu istiyordum." dedi ve denemesiyle mağazadaki herkesten onay almak için kabini terk etmesi bir oldu.

2)Uzun zamandır Nickelodeon kanalında bir reklamdaki oyuncağa takılmıştı aklı.Israrlarına dayanamayıp internetten araştırdım ve benim oyuncağa verebileceğim paranın çok üstünde bir maliyeti olduğunu öğrendim.Ancak kumparasında para biriktirirse alabileceğimizi ama bununda çok uzun sürebileceğini söyledim.Bana verdiği cevap aynen şu oldu:"O bebeği istiyorum ve ben param birikene kadar bekleyebilirim."

Bu çoçuktaki azim ve kararlılık beni yiyip bitirecek:)Sonuçta aklına koyduğu ve planladığı şeyi yaptı(rdı).İstediği elbiseyi aldı ve kumbarasında para biriksin diye inanılmaz bir şekilde çabalıyor.Bende içimden "İsteklerin için uğraşaktan kimse seni alıkoymasın ve engeller seni yıldırmasın kızım." diye dua ediyorum...

23 Eylül 2008 Salı

CAN SIKINTISINDAN ÇIKAN KOLYE

Can sıkıntısı gerçekten kötü birşey.Helede 4 yaşındaki bir zıpırın canının sıkılması tam bir felaket.Kitap okuma,resim yapma,saçlarını tarama,kurabiye yapma gibi bir sürü öneriyi geri çevirince, aklıma bir zamanlar oynamaya bayıldığım ama uzun üsredir elimi sürmediğim boncuklarım geldi.

Önce pek ilgilenmedi ama ben mum ipe boncukları dizmeye başlayınca yavaş yavaş yanıma sokuldu.Beğendiği pembe renk ipe geçirebileceği iri delikli boncukları ayırmama yardım etti.Canının istediği sırada geçirdi boncukları,benide hiç birşeye karıştırmadı.

Zaten bende biraz heveslenip boncukları ortaya dökmüşken internette gördüğüm bir kitap ayracını yapmaya başladım.

Elinin altındaki tüm boncukları kullandı.Bendenizde ipi uzun kesip arkadan bir düğüm atınca Eylül Ilgın ilk kolyesini yapmış oldu.


Dedim ya şu can sıkıntısı çok fena birşey:)Ama sıkıntıyı atmak yaratılan eserlere değiyor.Eylül Ilgın bundan seneler sonra bu kolyeye bakıp ne der bilmiyorum ama şu anda yarattığı şeyle övünüyor.Kendi emeğiyle yaptığı kolyeyi takmak çok hoşuna gidiyor.Haksızda sayılmaz,benim canım bile takmak istiyor bu kolyeyi,ne de olsa kızımın emeği ama Eylül Ilgın şimdilik bana bile ödünç vermiyor kolyesini:)


18 Eylül 2008 Perşembe

ÇİLEKLİ GÜNLER

Ne zamandır köpek istediğini cümle alem biliyor artık.Verdiğimiz söze sadık kalmak için eşimde daha fazla beklemedi ve elinde küçük bir terrier ile çıka geldi birgün.


Evet,tanıştıralım bu Çilek:)Aslında Eylül Ilgın ismini Çiçek koymak istiyordu ama üst kat komşumuzun adını köpeğe vermenin pek doğru olmayacağını düşündük.Kuzuyada durumu açıkladıktan,çiçekten vazgeçip Çilek koydu adını.Daha 3,5 aylık dişi bir yavru...




Çilek'in bize ve eve alışma devresinde babaannenin evde olmaması işimizi kolaylaştırdı çünkü o biraz huylanıyor hemde korkuyor.Bu arada hangisi olursa olsun çoçuk milletinin maymun iştahından haberimiz olduğu için pet shopla anlaştık ve alışamama durumunda geri alma konusunu karara bağladık.


Eylül Ilgın en sonunda isteğine kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.Çileği hiçbirimize teslim etmek istemiyor,başından bir an olsun ayrılmıyor.Sevmesi güzelde bir canlıyla uğraşmanın zahmetli birşey olduğunu anlaması gerektiğini düşündüğümüzden,birçok sorumluluğu ona zimmetledik. Şimdilik hayatından ikiside memnun görünüyor.

Birbirleriyle oynamaya bayılıyorlar,Eylül Ilgın Çilek'i bizden kıskanmaya bile başladı. 1-2 defa okul çıkışına götürdüm köpeğini,o kadar çok sevindiki.Sınıfındakilere çoktan anlatmış bile.Yolda Çilek'i sevmeye yanaşanlara çeşitli önerilerde bile bulunuyor:)

Babaannemiz ilk gördüğünde hafif bir şok geçirdi ama yavaş yavaş oda alıştı.Eylül Ilgın'da şimdilik hevesinden birşey kaybetmedi ama bu ilgiyi sınamak için uygun bir zaman bekliyoruz.Sonuçta eğer bir canlının sorumluluğu alınacaksa evdeki herkesin katılımı ve isteğiyle birlikte olmalı ve kısa vadeli bir heves için hayvanlar suistimal edilmemeli.


10 Eylül 2008 Çarşamba

İLK GÜN..

Geçen hafta boyunca 1-2 satlik alıştırma günlerine gittiğimiz halde bugünün anlamı farklıydı ikimiz için.Nede olsa okulun asıl ilk günü bugün.Sabah erkenden güler yüzüyle kalkıp mızmızlık yapmadan hazırlıklarımzı tamamladık.Kapının önüne çıktığımızda sanırım ben ,Eylül Ilgın'dan daha heyecanlıydım.Okulun merdivenlerini alıştığını kanıtlamak istercesine tek başına çıkmak istedi.Alıştırma haftasında da ayrılık sorunu yaşamamıştık,şükürler olsun ki bugünde yaşamadık.Hatta ağlayıp,sızlayan bir sürü çoçuğa inat(ki nedense hepsi erkekti:) " Ben iyiyim,merak etme."diyerek beni eve gitmem için ikna etmeye çalıştı.


Ama her konuda inanılmaz geniş olan ben nedense bırakıp gidemedim onu.Sanırım onun bana değil,benim ona ihtiyacım olduğu için gidemedim.Onun bu kadar hızlı büyümediğine inanayım diye eve geri dönemedim.Başka annelerle konuşurken,sınıfın kapısı bir an açılırda,bensiz geçirdiği dakikalarda neler yaptığını görebilirim diye bekledim.Tamam kabul ediyorum,bugün aşırı duygusal davrandım ama bazen ona yetişemediğimi düşünmek beni delirtiyor.Bugünde o günlerden biriydi galiba.



Sınıfın kapısı açılıp tren olmuş bir halde sınıftan yemekheneye giderlerken neradeyse ağlayacaktım.Görende çocuk üniversiteden mezun oluyor zanneder:)Topu topu 5 yaş grubu anasınıfına yarım gün gidiyor ama kazın ayağı öyle olmuyor.Her nefes alışı armağan değerinde olunca bu minik şeylerin,yaptıkları herşey şölen değerini alıyor gönüllerde...


Sonunda yarım günün sonuna geliyoruz.Terden sırılsıklam olan üstünü değiştirip eve yollanıyoruz. Eylül Ilgın her yaptığını,hiçbirşeyi atlamadan anlatmaya çalışıyor bana;bense onu dinliyorum ama aklım ,her dakika büyüyen bu mucizeyle ilerde başıma gelecekleri tasarlamaya çalışıyor.


İlk günümüz birazda parkta oynayarak sona erdi ama nedense bu yarım gün beni ondan daha fazla yordu:)Okul maceramızı bile keyifle hale getirdiğin için sağol güzel kızım,Seninle duyduğum gurur her gün biraz daha artıyor.

6 Eylül 2008 Cumartesi

FINDIK BU KADAR SEVİLİR Mİ?




Eğer söz konusu olan Eylül Ilgın'sa bu kadar sevilir:)