20 Ekim 2008 Pazartesi

ÇOK ÖZEL BİR GÜN...

19/10/2008/Ordu



Pastanı kendin seçtin,ayrıntılarını sen belirledin.Giyeceğin kıyafete aylar öncesinden karar verdin,çünkü prenseslere layık bir doğumgünü olacağından çok emindin.Her bir arkadaşınına geldikleri için ne kadar sevindiğini söyledin ve hazırladığın minik süprizleri verdin.Pastanı arkadaşlarınla beraber üflemeyi kendin teklif ettin ve herkesin kesmesine izin verdin.




Tüm gün gülümsemen eksik olmadı,çevrendeki herkesinde gülümsemesine sebep oldun. Hediyelerini kendin açtın ve tek tek herkese teşekkür ettin.İçinde senin seçtiğin parçaların kliplerinin olduğunu cdyi tüm gün durmadan dinledin ve dans ettin.Arkadaşlarınla oynarken,arada içeri gelip büyüklerinde gönlünün aldın.



Misafirlerimiz gittikten sonra sevinçle kucağıma atılıp "Çok güzel bir gündü değil mi annecim?Tam istediğim gibi oldu.Prenses doğumgünü gibi..." dedin:)Makineyi elime verip fotoğraflarını çekmem için bir sürü poz verdin.Yatana kadar da elbiseni çıkarmadın.Bu değerli günde bir kez daha bizi bulutların üstünde gezdirip,senin gibi bir evlada sahip olanın değerini hatırlattın.





İYİKİ DOĞMUŞSUN PRENSESİM,İYİKİ HAYATIMIZA GİRMİŞSİN.

iYİKİ ŞİMDİDEN FARKINDASIN SENİ NE KADAR SEVDİĞİMİZİN.

İYİKİ BU KADAR SEVGİ DOLU BİR YÜREĞİN VAR.

ÇOK ŞANSLIYIZ MELEĞİM.

SENİN ANNEN VE BABAN OLABİLDİĞİMİZ İÇİN ÇOK MUTLUYUZ.

GÜLEN YÜZÜN HİÇ SOLMASIN PRENSESİM.

"NİCE MUTLU YILLARA"

18 Ekim 2008 Cumartesi

DÜĞÜN TELAŞI

Sonunda biricik Neslihan'ımız da yuvadan ayrılıp kendi yuvasını yapmaya karar verdi.Bu kadar emek verilip düğünler yapılırda bizim minik kuzenler bu emeğe saygısız davranır mı?Eylül Ilgın'la Gülçin sözbirliği etmişçesine düğün gecesi için ayrı nikah için ayrı kıyafetler seçtiler.Neredeyse gelinden önce kuaför salonunun yolunu tuttular.Hayır,ikisininde annesi bakımlı olsa neyse... Tüm düğün boyunca sahneden inmediler,karşılıklı oynadılar,yerdeki konfetileri topladılar(bende çoçukken çok yapardım),tanıdıkları herkesin yanına sokulup ne kadar güzel olduklarını bir daha bir daha duydular:)Sanırım en çok düğünün sonunda kına yakılırken eğlendiler.Çok istediler ama sonrasında nasıl bir tepki vereceklerini kestiremediğim için ikisininde bir avucunun ortasına ufacık kondurdum kınalardan.




Küçük gelin muhabbetine sinir olduğum için ikisinede beyazdan farklı renklerde kıyafetler aldık. Bunlar yetmezmiş gibi düğünden bir gün önce Eylül Ilgın'a taç arayıp durduk.4 yaşında bir çocuk nasıl olurda birbirine çok benzeyen 2 tacı kafasına koyup "1.si benim yüzüme yakışmadı." diyebiliyor ben hala hayret içindeyim.Sonunda kendine yakışanın hangisi olduğuna karar verdi de tüm gece söylenmesinden kurtulduk.


Bendeniz gece boyu ya gelinin en yakınları olarak pistte oynamakla meşguldüm yada elimde fotoğraf makinesi bu iki cimcimenin fotoğraflarını çekmekle uğraşıyordum.Gelinin 28 tane fotoğrafı varken Eylül Ilgın'la Gülçin'in 42 fotoğrafının olması sonradan banada garip geldi doğrusu:) Sanırım birazcık abartmışım.



Ertesi günkü nikahda en az düğün kadar eğlenceli ve keyifli geçince değmeyin bizimkilerin keyfine.Şimdi tüm iyi niyetlerimiz ve darısı başına dileklerimiz Erhan'la Gökhan'ın başına...

13 Ekim 2008 Pazartesi

Yapıyoruz Bozuyoruz:)

Kuzum bu hafta hasta...Pazar gününden beri oldukça yüksek bir ateşi ve balgamlı öksürüğü vardı.Okulu erteledik 1 haftalığına,bende izin aldım işyerinden.Gündüzleri nispeten daha iyi olduğundan okula gitmemenin yarattığı boşluğu doldurmaya çalışıyoruz birlikte.Aklımıza gelen herşeyi deneyeceğimizi biliyorum ama hastalık mızmızlığıyla beraber bişeyler yapmak gerçekten çok zor.

Eylül Ilgın'ın hastayken yapmaktan en nefret ettiği şey giyinmektir.O sebepten tüm gün boyunca evde böyle pijamalarla ve dağınık saçlarla dolaşıyor.


Bugünün en büyük süprizini çalan zil yaptı bize.Elimize verilen paketten Ela yengesinin ve Serhat dayısının gönderdiği kocaman bir yap-boz çıktı.Eylül Ilgın'ınbirdenbire tüm hastalık belirtileri kayboldu,hemen yap-bozla ilgilenmeye ve sorular sormaya başladı.100 parçalık yeni oyunumuz kuzunun yaşına biraz büyük olduğundan beraber dış çerçeveyi oluşturmaya başladık.

Çerçeveyi oluşturmak için önce bir kenarı düz parçaları kuzuya öğretip onları ayırdık,sonrada aynı renkteki parçaları mümkün olduğunca gruplandırdık.

Sadece ayırma işleminden bile inanılmaz zevk aldı ve benim tahminimden daha iyi bir şekilde yerleştirmeye başladı parçaları.Sanırım bebekliğinden beri yaptığı tahta yap-bozların bunda etkisi oldukça büyük.

Yapamadığı yerlerde resmi dikkatle inceledi,buna rağmen bulamadıysa benden yardım istedi.Yap-bozun okyanus hayvanlarını göstermesi ayrıca bir artı oldu bizim için çünkü kuzucuk hayvanlara ait şeyleri çok seviyor.

Sona yaklaştıkça heyecanı arttı ama sabrı azaldı çünkü hiç ara vermeden 1 saatten fazla bir süre yap-bozla uğraştı.

Ve harika sonuç karşınızda.......

Tebrikler güzel kızım....

10 Ekim 2008 Cuma

KISKANÇLIKTAN ÇATLAYANA BİR ANNE CHARLİE VE LOLA 'YI GURURLA SUNAR...


İlk aldığımız günden bu yana defalarca kez seyrettik cdlerini,yüzlerce kez oynadık oyunlarını, defalarca boyadık elbiselerini ve suratları...Hala bıkmadı ve bıkmayada niyeti yok galiba.Evet sevimli kızdan ve akıllı abiden bahsediyorum.


Lola'nın 4 yaşında bir kız çoçuğu olduğunu,Charlie'ninde sabırlı bir abi olduğunu bilmeyen kalmadı herhalde..Geçen gün yeni sipariş için aylak aylak dolaşırken 3./4. cdlerininde çıktığını farkettim ve kızımdan daha fazla sevindim.En yakın zamanda siparişi vermek lazım ben bile izlemek için sabırsızlanıyorum.Birde kitaplarını bulabilsem.Son gittiğimde İstanbul'da ki kitapçıların çoçuk bölümlerini gezemedim ama bulduğumda hangi dilde olduğuna bakmadan alacağım.İnternetten bakınca sadece Pandora'da bulabildim kitapları.Onlarda sadece ikitane.Oysa yabancı sitelerde o kadar çok kitaplarından,cdleri bile 7.bölümde :(



Oysa ben bunu,



bunu,



bunu,


bunu,


ve hatta bütün bunları istiyorum...


Niye benimde yurt dışında teyzem,amcam,dostum falan yok...Bizde napalım garip garip bir o siteden, bir bu siteden arada da bu siteden bişeyler seyredip,çıktılar alıp boyamaya çalışıyoruz.




Acaba diyorum düzgün renkli bir çıktı alıp,en azından hem kızıma hem kendime tişört bardak falan mı yaptırsam Lola'lı?????????

8 Ekim 2008 Çarşamba

PAİNT'TE BİRKAÇ DENEME

Rengarenk daireler çizip onları birbirine bağladı.

Farklı kalınlıklarda çizgiler çizdi,sonunda da imzasını attı.
İkimizin gülümseyen bir resmini yaptı.
(Fondaki ev yıkılmış olduğundan yamukmuş,yoksa Eylül Ilgın düzgününü çizebilirmiş:)



6 Ekim 2008 Pazartesi

ÇİLEK GİTTİ


Söylemeyi unuttum.Çilek yani köpeğimiz arife gününden önce gitti.Zaten anlaşmalı aldığımız için uygun bir zamanda Eylül Ilgın'a bir müddet ayrılmamızın nasıl olacağını sorduk.Çok fazla tepki vermeyince şimdilik hevesini almış olduğuna kanaat getirdik.Babaannede alışmaya başlamıştı ama hijyen açısından hala çok telaşlanıyordu.Uygun şartlar varken kimseyi tedirgin etmemek adına Çilek'i geri götürdük ve kuzuyla bahar başlangıcında bahçede beslenebilecek bir Golden konusunda anlaştık ki bayılıyorum bende o köpeklere..

Ben biraz daha fazla üzüleceğini düşünmüştüm ama sandığımdan çok daha metanetli çıktı.Hala Çilek'ten "Benim köpeğim" diye bahsediyor,sanırım bu da bir geçiş evresi olacak onun gözünde..Sanırım ben gitmesine kuzudan daha çok üzüldüm ama yinede kızımında hakkını yemeyeyim.Evet,ikimizde seni özleyeceğiz Çilek....

5 Ekim 2008 Pazar

BAYRAM = ZİGANA


Bayram için tüm hazırlıkları yaptık ve arife gününden Giresun'a dede evine gittik.Eylül Ilgın'ın dedesine özel bir sevgisi vardır.Giresun'a gittiğimizde genelde gözü dedesinden başka kimseyi görmez.O dedesiyle uğraşır ve gezerken bizde işlerimizi rahat rahat hallederiz.



Bayramın ilk günü aile büyüklerinin ziyaretleriyle geçti.Eylül Ilgın,Caner ve Gülçin'in tepkilerinden anladığım kadarıyla bayram mendilleri çok hoşlarına gitti.Eylül Ilgın bol bol harçlık topladı hatta vermeyenleri yola getirmeyi bile başardı(mesela dedesinden harçlığı bebek alacağını söyleyerek çatır çatır istedi:)


2. gün için Zigana planımız vardı.Öğlene doğru Yağızlar bizi almaya Giresun'a geldi.Arabada kreşe/anaokuluna yeni başlayan aynı yaşta iki çoçuk olunca yol boyunca dinlemediğimiz çoçuk şarkısı kalmadı.Trabzon'a yazın açılan alışlveriş merkezi Forum'a uğradık.Eylül Ilgın para biriktirerek alcağı bebeği burada görünce bayram harçlıklarıyla bebeği alıp alamayacğını sordu.Sonuçta ikisinide O biriktirmiş sayıldığı için izin verdik.Zaten bir tane varmış ama düşünceli bir anne olarak Ordu'da bulamayacağımız için yedek bez ve mamalarınıda almayı ihmal etmedik.Bu arada bebğimizin adı " ZEYNEP" OLDU.

Forum'dan çıkıp Zigana'ya doğru yol almaya başladık.Yaramazların ikiside bu yolda kucağımızda uyuyakaldıklarından malesef yoldaki muhteşem manzaranın fotolarını çekemedik.Bir dahaki sefere inşallah:)


Zigana Tatil Köyü gerçekten muhteşem bir doğaya sahip,2 şer katlı tatil evlerinden oluşuyor. Yağızlar alt kata,biz üst kata yerleştik ve kuzulara yeni aldıkları oyuncaklarıyla oynamaları için biraz vakit tanıdık.Eylül Ilgın cdleri,boya kalemleri olmadan bir yere gitmediği için yanımızda laptopta (ödünç alarak:) götürmüştüm,iyiki yapmışgötürmüşüm çünkü uydu yayını olmadığı için çizgi filmsizikten oyalanamamaya başladılar bir süre sonra.

Ortasında kocaman bir ateşin yandığı güzel bir restaurantıda var tatil köyünün.Bayram dolayısıyla eğlenceli bir müzik eşliğinde yemeklerimizi yedik,Eylül Ilgın'la Yağız tüm gece boyunca diğer çocuklarla beraber ya ateşin etrafında dönüp durdu yada duydukları her müzikte halay/horon karışımı birşey oynadılar.Kuzunun biraz kırıklığı olduğu için çok geç kalmadan odamıza çıktık,eşimide Yağızlarla beraber eğlencde bıraktık.
Restauranta sürekli uykum geldi diyen çoçuk daha odamıza gelmeden itiraflara başladı:"Aslında benim uykum yok ama biraz başımın ağrıdığı doğru(bu baş ağrısınıda kesin babaanneden öğrendi:).En iyisi biz Zeynep'i uyutup biraz cd seyredelim." Hayhay efendim:)
Ateşi çok fazla olmamasına balgamlı bir öksürüğü vardı ve bizi o gece birazcık zorladı.Balgam sökücü ilaçtan dolayı biraz kustu (her zamanki gibi:( ama şükür ki yanımda getirdiğim acil durum ilaçlarına gerek kalmadı ve balgamını çıkardıktan sonra sabaha kadar iyi bir uyku çekti.
Temiz havadan olsa gerek sabah erkenden ikimizde fırladık.Biraz cd izleyip,Zeynep'le ilgilendik ve alt kata inip Yağız'ı can sıkıntısından kurtardık:)Birazda onunla oynadıktan sonra diğer 3 yetişkini gecenin toksinleriyle başbaşa bırakıp kahvaltıya gittik.

Tertemiz,güneşli ve çok soğuk olmayan havayı görünce biraz dolaşmayı teklif ettim minik kuşlara.Ben daha cümlemi tamamlamadan el ele tutuşmuşlardı bile:)
Çok eğimli olmayan yolda bir süre gelip gittik.Temiz havayı bolca ciğerlerimize çektik.Hala uyuyan tembellerin dedikodusunu yaptık:)




Birde bol bol çiçek topladık.Etrafta o kadar çoktular ki birkaçtane koparmalarını engellemek istemedim.Diğer uykucu bölükte uyanınca son keyif çaylarımızı içip yola koyulduk.
İddaa ediyoruz bizim üçlü bu tatilin tadını iyice çıkardı ve alınabilecek en yüksek düzeydeki zevki aldı.Yaşasın çoçuklar ve çocuk kalanlar:)






4 Ekim 2008 Cumartesi

İSTANBULDAN HEDİYE GELMİŞ:)

Boyalara,kalemlere,boyanacak herşeye hem benim hem kızımın zaafı var.Benzer şeyleri daha önce görmüştüm ama Eylül Ilgın'ın yaşına uygun değildir diye almamıştım.Ruhdağı'nın gönderdiği paketten böyle bir set çıkınca ikimizde çok sevindik.Neden mi bahsediyorum,tabiki hazır vitray setlerinden. İçinde pleksiglastan hazırlanmış güzelim şablonları ve rengarek cam boyaları var.Daha önce hiç denemediği için ufak bir bölümünün nasıl boyandığını gösterdim Eylül Ilgın'a.Plastik tüplerin içinden akan boya o kadar hoşuna gittiki hemen elimden kaptı.

Büyük bir ciddiyetle gömüldüğü boyama işinden başını her kaldırışında gülümseyerek,hediyeyi gönderen cici ablasına teşekkür etti.Onun kalem tutar gibi kavradığı tüplere daldığımı görünce ben üzülmeyeyim diye,arada çıkan baloncukları kürdanla patlatma görevini bana verdi.Ne kadar düşünceli değil mi?:)


Boyalar birbirine karışmasın diye mümkün olduğunca birbirinden uzak bölümleri boyayıp,itinayla boyaların uçlarını siliyor.Her seferinde bir renkle bir bölümü boyayıp tüplerin ağzını kapatıyor.
" Neden bir renkle boyayacağın her yeri boyamıyorsun,daha kolay olmaz mı ?" diye sordum; "Kolay olmasını istemiyorum,hoşuma gitmesini istiyorum." diye hemen cevabı yetiştirdi.
Bu boyalar kuruduktan sonra şeffaflaşıyor,bizde bunu görebilmek için aralıklı aralıklı boyamaya karar verdik.Hatta boyalarımız artarsa başka şablonlar almayı bile şimdiden düşündük. Bitirdikten sonra 1 tanesini öğretmenine götürmeyi istiyor ama bitince kararında değişiklik olabilir,tam kesin değil yani:)

Eğer bu yaşlarda çoçuğunuz veya hediye almayı düşündüğünüz tanıdığınız varsa bu setler kesinlikle çok iyi bir seçim.Hem küçük el kaslarını geliştiriyor,çoçuğa renk zevkini ve uyumunu aşılıyor,hemde sabretmenin ve birşeyler yapabilmenin tadına vardırıyor.Kesinlikle es geçmeyin derim.Son olarak Teşekkürler Ruhdağı:)